Haberler

 

Çalma davranışı, 5 yaşına kadar bir sorun olarak kabul edilmemelidir. Her çocuk nesnelere sahip olmanın anlamını ve başkalarına ait olan şeyleri alamayacağını zaman içinde öğrenir. Bunu öğretmenin en iyi yolu, çocuğa yaşına uygun harçlık vererek kendisine ait eşyaları almasını sağlamaktır. Çocukta çalma davranışından söz edebilmek için çocuğun 7-8 yaşını geçmiş olması ve bu davranışı tekrar ediyor olması gerekir.

Nedenleri ve Tedavisi:

Yinelenen çalmaların en önemli nedeni, çocuğun doyumsuzluğunda aranmalıdır. Doyumsuzluk, çok çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir. Kısa süreli ya da uzun süreli olabilir. Yeni bir kardeşin doğumuyla çocuk, kısa süre için annenin çantasından gizlice para aşırabilir. Bu davranış, kendisini yüzüstü bırakan anneye karşı bir öç almadır. Sevilmeyi ya da ana-babasının sevgisini yitirdiğini sanan çocuk, çeşitli yollardan bu sevgiyi geri getirmeye çalışır. Olumsuz biçimde de olsa ilgisini üstüne çekmeye uğraşır. Çocuk hırsızlıklarının diğer bir nedeni de, heyecan verici tecrübeler yaşama ya da çevresini atlatarak bir üstünlük ye da hakimiyet duygusu elde etmek içindir. Çocuk ve gençlerde bu isteklerin doyurulması doğal ruhsal bir ihtiyaçtır ve davranışlarının birçoğu bu ihtiyaçları doyurmak amacıyla yapılır. Bu istekler, organize edilmiş faydalı bir takım eğitsel faaliyetlerle, beğenilir ve istendik kanallara yönlendirilmediği taktirde devam edecektir. Çocuk ve gençlerin hırsızlıklarının bir kısmının da ana-baba baskısına karşı sembolik bir isyan hareketi şeklinde düşünmek mümkündür.

Çocuklara bazı isteklerini kontrol etmeyi öğretmek, bu konuda onlara ciddi bir biçimde yardım etmek, toplumsal değerler olarak mülkiyet kavramını ve başkalarının mülkiyet haklarına saygı göstermeyi öğretmek gerekir. Harçlık yaşa, ekonomik olanaklara ve koşullara göre değişmelidir. Bunun yanısıra, ana-babalar, başkalarının haklarına saygılı bireyler olarak, çocuklarına iyi örnekler sunmalıdırlar. Ana-babalar sağlıklı örnekler olmadıkları sürece bu doğrultuda alınacak önlemlerin yararı yoktur. Anne ve babanın davranışları, dengeli ve tutarlı olmalı, aşırı sevgi ya da katı bir otorite üzerine kurulmamalıdır. Ana-babalar, çocuklarını özerk davranıştan yoksun bırakmaktan korumaya özen göstermelidirler. Ana-babanın verdiği ahlaki özellikler, onun yaşına bağlı, yeteneklerinin sınırlarını aşmamalıdır. Tedavide ana ilke, benliği güçlendirmeye, benliği zayıflatan iç çatışmaları açığa çıkarmaya dayanır. Böylelikle anti-sosyal davranışlar, yerini toplumca kabul edilmiş uyumlu davranış biçimlerine bırakacaktır.