İlkokul ve Ortaokul Velilerimiz İçin

 

"Karnedeki notlar, çocuğun akademik anlamda ne kadar başarılı olduğunun göstergesi olduğu 
kadar; aile olarak onlara ne kadar sorumluluk duygusu verildiğinin de somut bir göstergesidir."
 

Çocuk ve ergen, yaşına uygun yeni bilgiler öğrenmek ve beceriler kazanmak için okula gider. Aynı zamanda okul, çocukların anne -babaları ve evleri dışında en fazla vakit geçirdikleri yerdir. Bu nedenle okul bilgi edinilen bir kaynak olmasının yanında, çocuğun kendisi ve çevresi ile uyum becerileri geliştireceği , sorumluluk duygusu kazanacağı sosyal bir ortamdır.

Okul başarısı bir çok etkene bağlı olarak değişebilmektedir. Bunlar çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemi ve yetenekleri, çocuğun zihinsel kapasitesi, öğrenme becerisi, okul ve öğretmenlerin bilgi ve tutumları, anne-babanın beklenti ve tutumlarıdır.

Eğer çocuğun öğrenmesini olumsuz etkileyen herhangi bir gelişimsel bozukluk yoksa, ve eğer ebeveynler, çocuklarına sorumluluk duygusu aşılayabilmişlerse ve eğitim yılı içinde okul ve öğretmen ile yeterince iş birliği yapmışlarsa, çocuğun sınıf içindeki düzeyini ve nasıl bir karne alacağını tahmin edebileceklerdir. Olası bir "başarısızlık" durumunda "sonuçtan çok bu sonuca nasıl gelindiğinin" değerlendirilmesinin yapılması önemlidir. 

"Öncelikle çocuğun yeteneklerine uygun, ulaşılabilir beklentiler geliştirmek için 
her çocuğun bireysel kapasitesi göz önüne alınmalıdır."

Ders başarısı ve sonuçta karneye yansıyan öğrenme düzeyi, anne-baba kadar çocuk ve ergen için de önemlidir. Başarılı bir karne, çocuğun kendine güvenini ve öz saygını geliştirmesinde önemli rol oynar.

Yapılan araştırma sonuçları; çocuk ve ergenin başarısını olumlu ve olumsuz yönde etkileyen üç tip aile yapısından bahsetmektedir.

1. Olumsuz etki yaratan tutumlar açısından aile modelinin ilki "aşırı kontrolcü" ailelerdir. Bu tür aileler çocuğun diğer bütün davranış ve aktiviteleri gibi, ders çalışma süreçlerini de kontrol altında tutmaya çalışırlar, çocuğun her şeyini denetlerler veya kendileri ders çalıştırmaya çalışırlar. Bu durum, genellikle çocukların sorumluluk duygusunu kazanmasını engelleyeceği gibi, kendine güvensiz bir yapının gelişmesine neden olabilir.

2. Olumsuz etki yaratan tutumlar açısından aile modelinin ikincisi "aşırı koruyucu" aile yapısıdır. Bu aileler çocukları ile aşırı ilgili olup, onlara görev vermeyerek ve onların yüklenecekleri işleri kendileri üstlenerek çocukları daha mutlu edeceklerini düşünürler. Çocuklarına ödev yapma ve ders çalışma sorumluluğu vermediklerinden sorumluluk duygusunu kazanmalarını engelleyebilir ve tembelleşmelerine neden olabilirler. Bu durum aynı aşırı kontrolcü ailelerdeki gibi çocukların kişilik gelişimine yansıyarak kendine güvensiz yapıların gelişmesine neden olabilir. 

3. Çocuk ve ergenin sağlıklı ruhsal yapılar geliştirmesinde olumlu rol oynayan aile modeli "destekleyici" ailedir. Bu tür aileler küçük yaşlardan itibaren çocuğa yapabilecekleri görevleri verir, bunları yaptıklarında da olumlu pekiştirici söz ve tutumlarla pozitif ve olumlu davranışların ortaya çıkmasına katkıda bulunurlar. Çocuğu aşırı kontrol etmez, yapamadıkları zaman ise hemen yardım etmektense kendi kendilerine bir çözüm bulmalarını sağlayarak çocukların problem çözme becerilerinin gelişmesine olanak tanırlar. Çocuğunu kontrol ederken sorumluluklarını hatırlatan destekleyici ve dengeleyici bir davranış gösterirler. Kendilerine güvenildiğinin, kendi başına başarabileceği, yapabileceği duygusunun çocuğa verilmesi çocuğun kendine güven duygusunun gelişmesine katkıda bulunur.

ÇOCUKLARIN OKUL BAŞARISINDA ETKİLİ OLAN DİĞER FAKTÖRLER 

Çocukların okul başarısında etken olan diğer önemli faktör içinde bulunduğu gelişim dönemidir.

  • Okul dönemi boyunca bazı sınıflar, çocukların uyumda zorlanmaları ve her zaman gösterdikleri başarının altına düşmelerinin sık görülmesine neden olabilir. İlköğretim birinci ve altıncı sınıflar, çocukların yaşantılarında önemli değişikliklerin olduğu dönemlerdir. Bu sınıflar, yeni bir ortama, arkadaşlara ve öğretmene uyum sağlama açısından önemlidir.
  • Ergenlik dönemi özellikle sosyal ve arkadaşlık uğraşlarının öne çıktığı, ilgi alanlarının geçici olarak başka alanlara kayabildiği normal bir gelişim dönemidir. Bu dönemde sağlıklı ve uyumu iyi olan bir çocuk bile okulda başarısızlık gösterebilmektedir. Ancak genellikle ergenler tamamen normal ve sağlıklı olan bu uyum sürecinden sonra kısa sürede toparlanarak okul ile ilgili sorumluluklarını yüklenmekte ve kendilerine uyan performansı yakalayabilmektedirler.
  • Lise döneminde ise, okula devam ederken aynı zamanda sınavlara hazırlanma kaygısı ve ek eğitim alma çabaları eklenmektedir.
  • Çocuğun bu başarısını etkileyebilecek bu genel nedenler dışında, ders döneminde yaşadığı kendisi ve çevresi ile ilgili özel nedenler de olabilir. (Ailedeki sorunlar, Okuldan kaynaklanan sorunlar vb)
  • Normal ya da normalin üzerinde zeka düzeyleri olduğu halde, başarısızlık yaşayan öğrenciler için nörolojik ve/veya psikolojik sorunlar da elimine edilmelidir.

"Karne döneminde aile ve çocuk/ergen, böyle bir sonuç yeniden yaşamamak için 
birlikte nedenleri gözden geçirmeli ve çözümler üretmelidir. Ailesinin sevgi ve
desteğini bilen ve onlar tarafından desteklenen öğrenciler için, karne notlarındaki 
başarısızlıklar kısa sürede başarıya dönüştürülebilir."

YARIYIL TATİLİ EN İYİ NASIL DEĞERLENDİRİLEBİLİR?

Tatiller; aile içi ilişkileri yakınlaştırma ve birlikte geçirilen zamanı arttırma yönünden de önemli bir zamandır. Özellikle çalışan anne ve babaların izin dönemlerini mümkünse çocuklarının tatil döneminde kullanması sınırlı aile içi etkileşimi artıracaktır. Aile üyelerinin hep birlikte geçireceği bu tatil dönemlerinin iletişim, çocuklarına model olma, onları tanıma ve gelişimlerini görebilme açısından da yararları olacaktır.

İlköğretim 1-5.sınıflar için;

1- Düzeylerine uygun masal ve öyküler okumalarını sağlayarak bu kitap hakkında konuşulabilir.
2- Tatil süresince bir günlük tutarak, yaptıklarını ve yaşadıkları olayları her gün birer cümle ile yazmaları sağlabilir.
3- Mümkün olduğu kadar kültür etkinliklerine (sinema, tiyatro, sergi, vb.) katılımı sağlanmalıdır.
4- Evde görev ve sorumluluklar verilmeli, verilenlerin takipçisi olunmalıdır.
5-Bir dönemin yorgunluğunu atacak şekilde iyi dinlenmesine dikkat edilmelidir.
6- Zamanı iyi planlayarak verilen ödevler ya da Birinci dönem işlenen konuların genel tekrarı yapılmalıdır.

6-7-8. sınıflar ve lise öğrencileri için;

1- Öğrenci, tatili yalnızca dinlenme ve eğlenmeye ayırmak yerine öncelikle kendine uygun bir planlama yapmalıdır. Planlarında ders tekrarları, test çözme ve eksik kaldıkları konuların yeniden öğrenilmesi yer almalıdır.
2- Tatil süresi içinde zamanının bir bölümünü kültürel faaliyetlere ayırmalı, sinema, tiyatro, sergi vb. etkinliklere katılmalıdırlar.
3- Karnesinde zayıf notu olanlar hangi dersten zayıfı var ise o derse önem vermeli ve eksikliliğini tamamlamak için günlük plan yaparak en az bir saat çalışmalıdırlar.
4- Tatil düzensiz hareket etmek anlamına gelmemeli, günlük uyku, dinlenme, eğlenme etkinlikleri iyi planlanarak ikinci döneme zinde girmek için çaba sarf edilmelidir.

"Karne döneminde, anne babaların yapabileceği en önemli şey, başarısızlığa neden
olan faktörleri ele alarak çocuğun dikkatini sorumluluklarına çekmek olmalıdır."

Ders başarısı ve karneye yansıyan öğrenme düzeyinin, çocuğun özgüveni üzerinde önemli etkileri olmaktadır.

Ebeveynler, çocuğun bireysel kapasitesine ve yeteneklerine uygun, ulaşılabilir beklentiler geliştirmelidir. Ailenin tutumu çocuğun okuldaki başarısını büyük oranda etkilen en önemli unsurların başında gelir. Çocuğun kendini geliştirmesine olanak sağlayan, ona özgüven kazandıran en başta ailenin tutum ve davranışlarıdır. Karne notları aslında sadece çocuğun değil, ailenin de notlarıdır. 

Karne başarısının

  • çocuk için her alanda başarı olmadığı,
  • okul notları çok iyi olmayan bir çocuğun da elbette bir çok meslek alanında çok başarılı olabileceği, iyi bir aile kurabileceği ve sosyal olarak çok popüler olabileceği,
  • karnedeki başarının çocuğun doğrudan zeka durumunun göstergesi olmadığı, 
    unutulmamalıdır.
"Çocuklar/gençler genel olarak, karnelerindeki zayıflar nedeniyle endişe 
duymaktan çok karnedeki başarısızlığa ailesinin vereceği tepki nedeniyle kaygılanırlar."

Anne-babaların bir kısmı karnede zayıf gelmesi nedeniyle endişeli olan çocuklarda kaygıyı gidermek yerine daha fazla tepki göstererek kaygı ve korkuyu pekiştirmektedirler. Oysa alınan zayıf notların, çocuğun problem çözme becerilerini test edeceği, geliştireceği için faydalı etkileri bile olabilir.

Karnede zayıf not/notlar varsa;

  • Aile öncelikle çocuğun duygularını ifade etmesine olanak verip, neler yapacağını anlatması gerekir. Aşırı koruyucu ve kollayıcı bir yaklaşım sorunun yok farz edilmesine neden olabilir.
  • Başarısızlığın nedenleri çocukla birlikte değerlendirimeli, başarısızlığa neden olan etmenleri çocuğun anlaması sağlanmalı, çözüm yolları çocukla birlikte değerlendirilmelidir.
  • Çocuğun başarılı olduğu alanlar ön plana çıkarılmalıdır.
  • Çocuğun duygusal ve fiziksel ihtiyaçları yeterince sağlanmalı, sorumluluk duygusunun gelişmesi desteklenmeli, ödevlerini düzenli yapması sağlanmalı, iyi davranışların ve notların ödüllendirilmesi başarının artmasına katkıda bulunabilir.

"Karne, çocuğunuzu akademik olarak tanımak ve aile olarak kendinizi
değerlendirebilmek için önemli bir fırsattır."

 

Uzm. Psikolog Aral G. Çakın