Haberler

 

 

Eğer;

  • "kendim için en yüksek standartları koymazsam 2. sınıf bir insan olurum " diyorsanız
  • "bir hata yaparsam insanlar beni daha az önemserler" diye düşünüyorsanız,
  • yaptığınız bir iş mükemmel olmaz ise başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız,
  • daha iyiye ulaşmak için yapmanız gerekenleri sürekli olarak erteliyorsanız,
  • yaptığınız şeyler size yeterince iyi görünmüyorsa,

siz de mükemmeliyetçi olabilirsiniz. 
 

Peki nedir mükemmeliyetçilik? Gerçekçi olmayan, çok yüksek amaçlara ulaşmayı hedefleyen ve kişiye zarar veren bir durumdur mükemmeliyetçilik. Kusursuza ulaşma çabasıdır kısaca. "Doğru" yapmayı yaşamın ilk hedefi olarak gören bir yaklaşımdır. Oysa her zaman her şeyin doğrusunu yapmak mümkün olamayacağı gibi bir çok konuda "tek bir doğru" da yoktur. Yani bir şeyi başarmanın birçok değişik yolu olabilir ve bu yol kişiye göre değişebilir. Mükemmeliyetçilik, arzu edilen bir durum gibi görünse de, kişiyi mutsuz edebilen ve zorlayan bir durumdur aslında. Yüksek hedefler koymanın sonrasında, hedefe ulaşılamama durumu kişide hayal kırıklığı yaratabilir.



Mükemmeliyetçilik genellikle en iyiyi yapma çabasıyla karıştırılır. Oysa sağlıklı bir şekilde elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmakla mükemmeliyetçilik arasında fark vardır. En iyiyi başarmak için çaba gösterenler başarılı olmak ya da hedeflerine ulaşmak için gösterdikleri bu çabadan zevk alırlar. Kişinin kendisine gerçekçi hedefler koyması önemlidir Gerçekçi hedeflere ulaşıldıkça kişinin kendine olan güveni artar. Mükemmeliyetçiler kendilerine gerçekçi olmayan yüksek hedefler koyarlar. Mükemmeliyetçi kişiler, hiçbir zaman ve koşulda hata yapılmaması gerektiğine inandıklarından kendilerinden ve yaptıklarından sürekli kuşku duyup, kaygı içinde yaşarlar. Mükemmeliyetçilik, kişinin kendisine yönelik olabildiği gibi başkasına yönelik de olabilir.


Mükemmeliyetçiliğe eşlik eden yanlış inançlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır.

  • Mükemmeliyetçi olmasaydım bugünkü başarımı yakalayamazdım.
  • İşlerini doğru bir biçimde zamanında yapanlar mükemmeliyetçilerdir.
  • Mükemmeliyetçi kişiler tüm engelleri aşabilecek kararlılıkta ve güçtedirler.
  • Başkalarını mutlu etmenin yolu mükemmel olmaktır.
  • Hata yapmak= başarısızlık' tır


Neden mükemmeliyetçilik?

Mükemmeliyetçiliğin altında yatan temel nedenlerden birisi sosyal beklentilerdir. Küçüklükten itibaren başkaları tarafından sevilme, takdir görme, kabul edilme gereksinimleri başarı ile doyum göstermişse kişi, mükemmel olma yolunu seçebilir. Aynı zamanda ailelerinde mükemmeliyetçiliği gören çocuklar sosyal öğrenme yoluyla ilerde mükemmeliyetçi kişilik geliştirebilirler. Başarısızlık, hata yapma ve onaylanmama korkusu mükemmeliyetçiliğin nedenlerindendir.



Neler yapılabilir?

  • Kendi isteklerimize ve gereksinimlerimize uygun hedefler koymak,
  • Hedeflerimizin gerçekçi olması,
  • Bireysel ayrılıklar olduğunu kabul etmek,
  • Bir işi yaparken sadece sonuca değil sürece önem vermek,
  • Eleştiriyle nasıl başa çıkılacağını öğrenmek; unutmayın ki eleştiriler gelişime katkı sağlar.
  • Ya hep ya hiç şeklinde düşünme tarzının farkına varmak,
  • Öğrenme ve gelişmenin hata yapmadan olmayacağını kabul etmek,

Mükemmeliyetçi Aile Tutumu ve Çocuğa Etkileri

Her anne-baba çocuğunun gelişimini destekleyecek zihinsel, psikolojik ve fiziksel gelişim için gerekli olduğunu düşündüğü tüm önlemleri alır; çocuğunun yaşama dair tüm bilgileri doğru öğrenmesi, kendisini geliştirmesi konusunda destekleyici olur. Ama bazen anne-babalar çocuklarının başlangıçtan itibaren her şeyi "mükemmel" yapmaları konusunda ısrarcı olabilirler. Çocukların iyi olması adına, bazen gerçekçi olmayan hedefler konulması çocukları zorlayabilir ve benlik algılarını zedeleyebilir. Mükemmeliyetçi ailelerde çocuk ebeveynini model alabilir.

Çocuklar bebekliklerinden itibaren anne-babalarından aldıkları tepkiler doğrultusundadoğruyu ve yanlışı öğrenirler. Olumsuz eleştirinin devamlı gündemde olduğu aile ortamlarında, çocuklar yetersizlik duygularından kurtulmak için kusursuza ulaşmaya çalışabilirler. Çocuğun, kaldırabileceğinden fazla yük vardır omuzlarında. Yanlış yapma hakları olamayabilir. Çocuklar, yanlışlardan da öğrenirler. Hatta ebeveynlerinin yaptıkları hataları telafi etme yöntemleri onların kendi yaptıkları hataları telafi ederken kullanacakları yöntemler için de ipucu olur. Hatanın insanı geliştiren, öğretici bir tarafı da vardır. Hataya değil de çabaya odaklanmak bir sonraki durum için çocuğu güçlendirecek, güvenini geliştirecek ve istekli olmasını sağlayacaktır.

Yüksek beklentilerin olması, çocukta çatışma yaratabilir. Kendi doğal iç güdüleri ve ağır kurallar arasında sıkışıp kalabilir. Çocuk her işte en iyisi ve en üstünü olmak ister. Fakat istediği seviyeyi yakalamayınca hayal kırıklığına uğrayabilir. "Bu durumu aileme nasıl açıklarım?" düşüncesi çocuğu hiç yalnız bırakmaz. Anne baba doyumsuz olduğu ve "hep daha hep daha" dediği için, çocukta da doyumsuzluk yerleşebilir. Hırslı olmak başarıyı tabi ki tetikleyebilir. Ancak bu hırsın kaygı yaratacak boyutta olması tam tersi olarak başarıyı engelleyici olabilmektedir. Çocuğunuzu başarılı olmaya yönlendirirken onu başkalarıyla değil kendi içinde yarışmaya teşvik ederseniz, başarma hırsının kaygıya dönüşmesi engellenebilir.

Başkalarıyla yarıştırılan ve başarısı başkalarının seviyesiyle karşılaştırılan çocuklar yetersizlik hissini ve performans kaygısını daha yoğun yaşamaktadırlar. Örneğin, çaba göstermesine rağmen okulda ailesinin istediği kadar başarılı olamayan bir öğrenci sınavlarda kaygı yaşamaya başlar Giderek ders çalışmayı bırakabilir, yani en iyi notu alamayacağı düşüncesiyle hiç ders çalışmama yolunu seçebilir.

Yapamadıklarından çok yapabildiklerine odaklanılan, başarılı olduğu yanları vurgulanan ve pekiştirilen bir çocuk, yeni şeyler öğrenmeye ve keşfetmeye daha istekli olacaktır.

Unutmayalım ki her ne kadar bizim çocuğumuz olsa da onun da kendine ait bir dünyası, özellikleri, olmak istedikleri, yetenekleri ve ilgileri vardır. Çocukların en büyük hazineleri yaratıcılıklarıdır. Ebeveyninin olmasını istediği kalıba girme çabasıyla yaratıcılıkları da körelecektir zamanla. Oysa çocukların ilerde anlatacakları keyifli anıları, yaşanmışlıkları olması, hatalarını gülerek anlatıp onları nasıl telafi ettiğini anlatması ne kadar hoş olur.


Yaşamda sadece siyah ve beyaz değil; hayata güzellik, neşe, farklılık katan bir sürü renk var. Prof. Dr. Ferhunde Öktem Hocamızın söylediği bir söz sanırım bütün bu yazılanları çok güzel özetliyor "En iyi, iyinin düşmanıdır". Mükemmele ulaşmaya çalışırken iyiyi gözden kaçırmamak gerekir.

Uzm. Psk. Dan. Şenay AVCI